İçeriğe atla Altbilgiye atla

ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                     Av. TOLUNAY UĞUR

                                        Cep:05058205601

                              e-mail:[email protected]

          Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

—————————————————————————————————————–

—————————————————————————————————————–

 

                                   ANKARA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE

 

                                                                        YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEPLİDİR

                                                                                         DURUŞMA TALEPLİDİR

                                                                                             

DAVACI                   : Sezer ÖNAL -TC KİMLİK NO

                                     ADRES

 

 

VEKİLİ                     : Av. Tolunay UĞUR

                                     Adres antettedir

 

 

DAVALI                    : ADALET BAKANLIĞI

                                     Milli Müdafaa Cad. Kızılay, 06420 Çankaya/Ankara

 

 

KONU                       : Davalı idare bünyesinde faaliyette bulunan X Başkanlığınca 21.03.2023 tarihinde gerçekleştirilen sözlü mülakat sınavında başarısız sayılma işleminin iptali ve yürütmesinin durdurulması isteminden ibaret dilekçedir.

 

 

 

 

YAZILI SINAV TARİHİ    : 25.12.2022  

 

 

 

MÜLAKAT TARİHİ           : 21.03.2023

 

 

 

MÜLAKAT SONUCU

AÇIKLANMA TARİHİ      : 15.06.2023

 

 

 

                                                                 AÇIKLAMALAR

 

1)        2019, 2020, 2022 ve 2022/2 dönemlerinde yapılan X yazılı sınavlarından sırasıyla 77,26591, 79,27178, 87,59469 ve 89,85764 puanlarını alarak sözlü sınavlara katılmaya hak kazandım. Ancak anılan dönemlerde gerçekleştirilen sözlü sınavların tümünden elendiğimi, X başkanlığının internet sitesinden öğrendim. Bunun üzerine 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’nun öngördüğü bilgi edinme hakkı kapsamında bu zamana kadar gerçekleştirilen sözlü sınavlarda kaç puan üzerinden değerlendirildiğimi, hangi kriterler ve gerekçeler gözetilerek başarısız bulunduğu öğrenmek amacıyla X Başkanlığı’na CİMER aracılığıyla başvuruda bulundum. Yaptığım başvuru üzerine tarafıma gelen cevap yazısında: ”Sözlü sınav işlemi, idari bir işlem niteliğinde olduğundan idari işlemlere karşı 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununda düzenlenen süreler içinde idarî dava açma hakkınız bulunmaktadır.” şeklinde kısa bir açıklamayla yetinildi.

 

2)        Öncelikle belirtmekte fayda görüyorum ki 21.03.2023 tarihinde katıldığım sözlü mülakat sınavında başarısız bulunduğuma ilişkin idari işlem, sebep ve amaç unsurları yönünden açıkça hukuka aykırıdır. Şöyle ki;

 

3)        X Başkanlığı Sözlü Sınav Kurulu önünde gerçekleşen mülakatta, değerlendirmenin objektifliği konusunda etkin denetim sağlanmasına imkan verecek şekilde, sorulan sorulara müvekkilin ne tür yanıtlar verdiği kayıt altına alınmamıştır. Müvekkilin dördüncü kez aynı sınava katılmasına ve en son katıldığı sınavda Türkiye 47.’si olup dereceye girmesine rağmen müvekkil hiçbir gerekçe gösterilmeden salt başarısız bulunarak nihai başarı listesinin hep dışında kalmıştır. Mülakat sınavında başarısız sayılmasında özellikle sınavın objektif kriterlere göre yapılmaması etkili olmuştur. Zira değerlendirmelerin hangi kriterlere dayanılarak yapıldığı açık ve anlaşılır değildir. Ayrıca ilgili yönetmelikte belirtilen şekil ve usule uygun olarak sınav tatbik edilmemiştir. Müvekkile yöneltilen sorular, meslek bilgisini, mesleğe olan uygunluğunu, ifade yeteneğini, muhakeme gücünü ve liyakatini ölçmekten ziyade müvekkilin daha çok özel hayatını ilgilendiren konulardır. Bununla birlikte mülakatın son dakikalarında müvekkil tarafına yöneltilen iki soruya da bariz hata olmayacak şekilde doğru cevaplar vermiştir. (1.Soru: xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx ?)

(2. Soru:xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx ?) Müvekkil vermiş olduğu doğru cevaplara rağmen puanlama yapılırken bu durum göz ardı edilerek nesnel gerçeklikten uzak bir şekilde tamamen sübjektif bir değerlendirme yapılarak müvekkilin nihai başarı listesinin dışında tutulabilmesi amacıyla her bir kurul üyesince çok düşük puanlar verilmiştir ve bu puanlar Ek-2 ve Ek-3 Değerlendirme Formlarına ayrı ayrı kayıt edilmiştir.  (Ek-2 ve Ek-3 Aday Değerlendirme Formları’nın davalı idareden celbini talep ediyoruz.)

4)        Görüleceği üzere ilgili idare tarafından kamuya açıklık ve şeffaflık ilkesi ihlal edilmiş, eşitlik ilkesi göz önünde tutulmamış, her bir adaya farklı muamele gösterilmiştir. Müvekkilin kamu hizmetine girme hakkı, geçerli ve makul bir neden gözetilmeden elinden alınmıştır. Sözlü sınav kurulu, siyasi etkilere açık olduğundan, değerlendirmesini siyasi kriterler üzerinden yapmıştır. Müvekkil söz konusu mülakatta geçerli bir neden gözetilmeden ilgili idarece başarısız bulunmuştur. İdare, kendisine tanınan takdir yetkisini kötüye kullanarak düşük puanlama yöntemiyle önceden belirlediği adayları liste dışı etmiş, liyakat ilkesine riayet etmeyerek tamamen keyfi bir biçimde istediği adayı listeye dahil etmiştir. Sınavın yapılış şekli göz önüne alındığında (Sözlü mülakatların yargısal denetimlerinin sınırlı olarak yapılabilmeleri sonucu idarelere neredeyse sınırsız bir takdir yetkisi sağladıkları, böylelikle kayırmacılığa yol açtıkları düşüncesinin hakim olması) müvekkilin hak arama özgürlüğünün bu şekilde engellenmesi amaçlanmıştır. Halbuki sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin yargısal denetimini sağlayacak alt yapının tüm unsurlarıyla oluşturulmasını sağlamak, hukuka bağlı idarenin görevi olmalıdır.

 

 

5)        Yazılı sınav dışındaki sınav türlerinden özellikle sözlü sınavlar ile mülakatlar sübjektif değerlendirmelere yol açtıkları, yargısal denetimlerinin sınırlı olarak yapılabilmeleri sonucu idarelere neredeyse sınırsız bir takdir yetkisi sağladıkları, böylelikle kayırmacılığa yol açtıkları nedeniyle eleştirilmektedir. Anayasa’da liyakat sistemininin herhangi bir istisna öngörülmeden benimsenmesi, kamu görevlisi alımında görevin gerektirdiği niteliklerin ölçüldüğü sınavların objektif değerlendirilmeleri  gerektirmektedir. Yazılı sınavların, özellikle çoktan seçmeli test türünde yapılanların sözlü ya da mülakat sınavlarına göre değerlendirmelerinin daha objektf olduğu ve yargısal denetmlernn daha kolay olduğu açıktır. Bu nedenle esas sınav yöntemi olarak yazılı sınavın benimsenmesi gerekir. Öğretide, esas sınav yöntem olarak benimsenmesinin ötesinde, Anayasa md. 70’in somut olarak uygulamaya geçirilebilmesi  için kamu görevliliğine girişte merkez yazılı yarışma sınavının tek ölçüt olarak belirlenmesi gerektiği, sözlü sınav ve mülakat sisteminin objektif nitelik taşımaması nedeniyle bütünüyle kaldırılması gerektiği görüşü de savunulmaktadır.

 

 

6)        Danıştay’ın ise AYM’nin geniş takdir yetkisi tanıyan yaklaşımını benimsemediği görülmektedir. Özellkle 2008-2013 arasındaki dönemde sıkı bir denetim yapılmıştır. 2007 yılında, aşağıda incelenecek olan ve 2008-2013 yılları arasında benimsenen içtihat değişikliğinin henüz tam olarak gerçekleşmediği  bir dönemde  verdiği kararda Danıştay, kamu görevlisi alımındaki gibi liyakat ilkesinin benimsendiği görevde yükselmeye ilişkin yazılı sınavın yanında sözlü sınavın da öngörülmesini “…nesnel bir seçim yöntemi olan yazılı sınav dışında, yargı denetimine kapalı, içeriği,  kapsamı, değerlendirme esasları belirsiz olan ‘sözlü sınav’ öngörülmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı…” gerekçesiyle hukuka aykırı bulmuştur. Öncelikli olarak yapılan ve meslek bilgisinin objektif bir şekilde ölçüldüğü yazılı sınavın en önemli eşik olması, görünürde olmaması ve etkisiz kılınmaması gerekmektedir.

 

 

 

7)        İdari belgelere erişim imkânının tanınması, yönetilen durumunda bulunan kişilerin haklarının korunmasına hizmet eder. Bu imkânın bireylere sağlanmasıyla idare kapalılıktan kurtulmakta, açıklık ve katılım gerçekleşmektedir. Bu bakımdan idari belgelere ulaşma imkânının tanınması savunma ve dinlenilme hakkının da bir gereğidir. Belgelere ulaşma hakkı savunma hakları kapsamında değerlendirilebilecek olsa da ondan daha geniştir. Şöyle ki, savunma hakkının kullanılmasında söz konusu olan idarenin elindeki belgelere ulaşabilme hakkı, yalnız savunma yapacak kişiye tanınmış ve tesis edilen işleme yönelik iken, belgelere erişim hakkı konu sınırlaması olmadan ve herkese tanınmış bir haktır. Nitekim “Bireyin İdarenin İşlemleri Karşısında Korunması Hakkında Kararda” da bu iki hak birbirinden bağımsız olarak düzenlenmiştir. Yönetimde gizlilik ve kapalılığın en önemli nedeni idari karar alma yetkisinin kamu gücü kullanımının bir türevi olması ve yöneticilerin bu gücü paylaşmaktan imtina etmesidir. Oysa işlem tesis edilirken bireyin o işleme ilişkin bilgilendirilmesi ve görüşlerini ileri sürmesinin sağlanması, ilgilinin kararı doğru bulduğu takdirde yargıya gitmesine engel olacak ve bu sayede yargısal uyuşmazlığı önleyici bir işlev de görecektir. Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi de 2002 yılında aldığı tavsiye kararında (Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi’nin Resmi Belgelere Erişme Konusunda Üye Devletlere Tavsiye Kararı), üye devletlere resmi belgelere ulaşmak açısından gerekli yasal ve filli değişiklikleri yapmalarını tavsiye etmiştir.

 

 

 

8)        Bilgi ve belgelere ulaşma, kişiler için hak iken, şeffaflık ilkesi idare için yükümlülüktür. İdaredeki bilgi ve belgelere ilişkin şeffaflık, bilgi edinme hakkının kaynağını oluşturur. İdarede şeffaflık ilkesi gereği, idarenin bilgi verme ödevi, kamu görevlilerinin dışarıya bilgi vermelerini yasaklayan hukuki metinlerin kaldırılmasını lüzumlu kılar. Yönetimde şeffaflık kapsamında kararları alma mekanizmasının ve bu konuda izlenecek yolun belli usullere bağlanmış olması, devlet iktidarının dizginlenerek hukuki mecraya çekilebilmesi ve hukukun hâkim kılınabilmesi için tek başına yeterli değildir. Buna ilaveten, bir de bilgi edinme hakkının sağlanması gerekmektedir.

 

 

9)        İdarede şeffaflık, idarenin yerine getireceği her türlü tasarrufların hukuki düzenlemelerle belirli usule bağlandığı; kişilerin ilgi duyduğu ve idarenin elinde de mevcut olan devlet sırrı kapsamında değerlendirilmeyen her türlü bilgi ve belgelerin iletilmesini isteyebilme, idarenin karar oluşturma sürecinden haberdar olabilme ve bunların oluşumuna katılabilme ve etkileyebilme haklarını içeren bir ilkedir

 

 

10)      Hukuk devleti ilkesinin maddi ve şekli gerekleri mevcut olmaksızın hukuk devletinin gerçekleşmesi kabil görünmemektedir. Bütün bu gerekler mevcut olsa bile, şayet şeffaflık ve bilgi edinme hakkı yoksa hukuk devletinin gerçekleşmesi ve hukukun hâkim kılınabilmesi mümkün görünmemektedir. Daha somut bir ifadeyle yargılamanın bir mahkeme tarafından yapılması, mahkemelerin başka bir kişi veya organdan emir almaması ve tarafların ve özellikle yürütme organının etki alanının dışında olması şeklinde bağımsız olması ve âdil yargılanma hakkının gereklerinin adaletin gerçekleşmesine hizmet edebilmesi, ancak şeffaflık ve bilgi edinme hakkın varlığı ile mümkündür. Çünkü hak arama hürriyetinin mümkün kılınabilmesi, kişilerin haklarının ihlal olunduğu konusunda bilgi sahibi olmasına endekslidir. Hakkının ihlal olduğunu bilmeyen kişi, yargısal denetimi işletmek için gerekli faaliyete geçemez. Hatta sair denetim mekanizmalarının etkinliği de bu hakkın tanınması ve işlerliği ile doğrudan ilişkilidir. Özellikle, ticari sır ya da devlet sırrı kapsamında siyasi ve idari denetim organlarından gizlenecek her bir bilgi-belge denetiminin müspet netice doğurmasına mani oluşturucu setleri oluşturacaktır. Hakkın aranabilmesi, hukuki ihlalin giderilebilmesi, kişilerin, idarenin elinde mevcut her türlü bilgi ve belgelerin tamamına ulaşabilmesini zorunlu kılmaktadır. Şayet idare, hem davalı olacak, hem de elindeki dosyanın içinden sadece kendi seçtikleri bilgileri verecekse, bundan ötesini vermeyecekse; o davada eşitlik ve adaleti sağlamak, ihlali giderebilmek mümkün olamaz.

 

11)      Anayasamızın “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmüne yer verilmiştir.

 

 

12)      Hukuk devleti kavramından; Devlet’in, hakimiyetinin olduğu topraklar üzerinde yaşayan gerçek ya da tüzel kişilerin, ayrım gözetilmeksizin tamamına hukuksal korumanın sağlandığı, hukuk dışı bir muameleye tabi tutulduklarında ise bu muamelenin yarattığı maddi hak kaybını ya da manevi tahribatı giderecek etkili yolların tanındığı Devlet anlaşılmaktadır.

 

 

13)      Bu hukuksal korumanın tam anlamıyla sağlanabilmesi için de; Anayasamızın 125. maddesinde; “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” şeklindeki emredici hükme yer verilmiştir.

 

 

14)      Anılan 125. maddedeki yargı yolunun açık olması ile ifade edilmek istenen sadece şekli olarak bu yolun tanınmış olması değil, aynı zamanda etkili bir denetimin sağlanmasıdır.

 

 

15)      Bu nedenle sözlü sınavda başarısız sayılma işlemininde tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılması esastır. İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetim, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyecektir.

 

 

16)      657 sayılı Yasanın 3. maddesinde, “sınıflandırma”, “kariyer” ve “liyakat” ilkeleri bu Kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiş; kariyer ilkesi, Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlamak, liyakat ilkesi ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini yeterlilik sistemine dayandırmak ve sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlanmıştır.

 

 

17)      Görüldüğü üzere Yasa, devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul etmekte ve bunlara sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme istemlerinin liyakat sistemine dayandırılmasını öngörmektedir.

 

 

18)      Bu iki ilkenin temelinde, objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramı yatmakta olup, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de, hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesinden geçeceği de tabiidir.

 

 

19)      Kamu hizmetlerinin ehil ve yetişmiş kamu görevlileri eliyle yürütülmesi için yapılan sözlü sınavların, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun, objektif ve aynı zamanda yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime imkan tanıyacak şekilde yapılması esas olmalıdır. Nitekim, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin (1/a) bendi gereğince iptal davalarında, idari işlemlerin yetki ve şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulması zorunlu bulunmaktadır. Dolayısıyla sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin yargısal denetimini sağlayacak alt yapının tüm unsurlarıyla oluşturulmasını sağlamak hukuka bağlı idarenin görevidir.

 

           

20)      Bilindiği üzere 2577 sayılı İYUK ‘un 27. maddesi, yürütmenin durdurulmasını düzenlemiştir. Buna göre Danıştayda veya İdari Mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmamakla birlikte Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Yargılama sürerken işlemin uygulanması ve sonra da işlemin iptal edilmesi bireylerin çoğu zaman giderilmesi güç ya da imkânsız zararlara uğramasına yol açar. Dava açmakla çıkarlarını tam olarak güvence altına alamayan birey, idarenin denetlenmesinde ve keyfiliğin önlenmesinde etkin bir yol olan yürütmenin durdurulmasını talep edecektir. Aksi halde, dava sonuna kadar işlem uygulanabilir ve bu esnada yeni zararlar ortaya çıkabilir. İşlemin uygulanmasını erteleyen, koruyucu önlem niteliğinde yargısal bir işlem olan yürütmenin durdurulması kararı, işlemin uygulanmasını durdurarak işlemin uygulamasından önceki durumun geri getirilmesini amaçlar. Bu kararla, ilgili işlemin kanunilik karinesi geçici olarak durdurulmaktadır. Bu açıklamalar ışığında yürütmenin durdurulması kararının verilebilmesi için;

 

  • Açıkça hukuka aykırılık,
  • İdari işlemin uygulanması durumunda onarılması güç ya da imkânsız zararların doğması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

 

 

21)      Başarısız sayılma idari işleminin müvekkil nezdinde uygulanması halinde, müvekkilim EKONOMİK KAYBININ YANI SIRA MESLEKİ VE İTİBAR OLARAK DA ACZİYET HALİNE DÜŞECEĞİ İÇİN, yargılama sonunda haklılığı ortaya çıksa dahi yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi durumunda telafisi imkansız çok yönlü zararların doğacağı açıkça ortadadır. Bu itibarla; yargılamanın sonuna kadar usul ve yasalara aykırı dava konusu işlem hakkında müvekkil lehine YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA KARAR VERİLMESİ, Sayın Mahkemeniz nezdinde isabetli olacaktır.

 

 

22)      Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebep ve gerekçeler ile usule, yasaya, mevzuata, Anayasa’ ya, ulusal ve uluslararası sözleşmelere aykırı tesis edilen idari işlemin iptali için Sayın Mahkemenize başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur.

 

 

 HUKUKİ SEBEPLER        : 2577 sayılı İYUK, Anayasa, 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Adalet Bakanlığı X Yönetmeliği , Taraf olduğumuz uluslararası mevzuatlar ve sair ilgili mevzuat.

 

HUKUKİ DELİLLER         : X Başkanlığı Sözlü Sınav Kurulu tarafından tutulan Ek-2 ve Ek-3 Aday Değerlendirme Formları, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin ilgili kararları, 25 Aralık 2022 Tarihli X Sınavı Nihai Başarı Sonuçları, 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yapılan #3455986255 sayılı CİMER başvurusu  ve İkamesi mümkün diğer tüm kanuni deliller

 

SONUÇ VE İSTEM             : Yukarıda açıklanan nedenler ve sayın mahkemenizce resen tespit edilecek sair hususlar birlikte değerlendirilerek;

 

1)        Öncelikle telafisi güç ve imkansız zararların doğmaması için müvekkil hakkında tesis edilen sözlü mülakat sınavında başarısız sayılma işleminin İPTALİ ve YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI istemimizin KABULÜNE

 

2)        Müvekkil hakkında tesis edilen sözlü mülakat sınavında başarısız sayılma işleminin DURUŞMALI OLARAK YAPILACAK İNCELEME NETİCESİNDE İPTALİNE,

 

3)        Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. 28.08.2023

 

 

                                                                                                            DAVACI VEKİLİ

                                                                                                           Av. Tolunay UĞUR

 

 

EKLER:

           

1- Adalet Bakanlığı X Yönetmeliği

 

2- #354983512151 sayılı CİMER başvurusu

 

3- 25 Aralık 2022 Tarihli X Sınavı Nihai Başarı Sonuçları

 

4- Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 2016/4443 esas, 2017/1446 karar numaralı, 15.05.2017 tarihli kararı

 

5- Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin 2018/2658 esas, 2018/2516 karar numaralı, 21.12.2018 tarihli kararı

 

6- Onaylanmış Vekaletname Örneği

 

ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                         Av. TOLUNAY UĞUR

                                            Cep:05058205601

                              e-mail:[email protected]

            Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

—————————————————————————————————————–

—————————————————————————————————————–

 

                                                ANKARA …..AİLE MAHKEMESİ

                                                              HAKİMLİĞİNE

 

 

                                                                       Tensiple Birlikte İhtiyati Tedbir Taleplidir

 

 

 

DOSYA NO              : 2023/1453 Esas

 

                          

DAVALI                    :Semiha AYTAÇ –TC KİMLİK NO

                                      ADRES

                         

 

VEKİLİ                     : Av. Tolunay UĞUR,  

                                      Adres antettedir

 

 

 DAVACI                  : Nurettin AYTAÇ –TC KİMLİK NO

                                      ADRES

 

 

VEKİLİ                     : Av. X

                                     ADRES                                                                   

             

 

KONU                       : Mal rejiminin tasfiyesi istemimizden ibaret dilekçemizdir.

 

 

DAVA DEĞERİ       :Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik

1000 TL (Harca Esas Değer)                       

                                                                AÇIKLAMALAR          

 

 

 1)       Müvekkil ile davalı 07.06.2013 tarihinde evlendikten sonra, müvekkil ile davalı evliliklerinin ilk yıllarındaki mutluluklarını devam ettirememişler ve artan kavgalarının çekilmez hale gelmesi üzerine  20.07.2023 tarihinde davacı eş tarafından müvekkile  karşı Ankara X Mahkemesinde 2023/1453 Esas sayılı dosya üzerinden boşanma davası açılmıştır. İş bu dava görülmeye devam etmektedir.

 

 

2)        Mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilmesi için boşanma konusunda karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması ön şart ise de şu anda bu davayı açmakta hukuki yarar mevcuttur. Şöyle ki, ülkemizde genellikle yapıldığı gibi davacının tasfiyeye konu olacak malvarlığı değerlerini müvekkilin haklarına kavuşmasını engellemek amacıyla danışıklı olarak başkalarına devretme ihtimali vardır. Bu davada aracın ve tasfiyeye konu edilebilecek tarafımızca bilinmeyen tahkikat aşamasında ortaya çıkarak her türlü malvarlığının devrinin engellenmesi yönünde verilecek bir ihtiyati tedbir müvekkilin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan haklarına kavuşmasını kolaylaştıracaktır. Yargıtay uygulaması da mal rejiminin tasfiyesi davasının boşanma davası açıldıktan sonra açılabileceği ancak bu davanın görülebilmesi için boşanma davasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması yönündedir.

 

 

3)        4721 sayılı Türk Medeni Kanun’a göre, 01.01.2002 tarihinden itibaren boşanma halinde mal paylaşımı, “edinilmiş mallara katılma rejimi” esaslarına göre yapılır. Buna göre, her eş diğer eşin evlilik içinde “edinilmiş mal” niteliğindeki mallarının yarısının değeri üzerinde alacak hakkına sahiptir. Bu alacak hakkı katılma alacağı hakkıdır. Boşanmada mal paylaşımı, kural olarak evlilik içinde edinilen malların paylaşılması esasına dayanır. Buna göre, her eş diğer eşin evlilik içinde “edinilmiş mal” niteliğindeki mallarının yarısının değeri üzerinde alacak hakkına sahiptir.

 

 

4)          Taraflar arasındaki evlilik 07.06.2013 tarihinde gerçekleşmiştir. Taraflar kendi aralarında ayrı bir mal rejimi sözleşmesi yapmamışlardır. Bu nedenle davaya konu edilen mal rejimi, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimidir. Zira boşanma davasının açıldığı tarih olan 20.07.2023 tarihi itibari ile taraflar arasındaki geçerli mal rejimi son bulmuştur. Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erdiği bu tarihte davacı müvekkilin mal rejiminin tasfiyesinde dikkate alınabilecek herhangi bir malvarlığı değeri bulunmamaktadır. Mevcut mal varlığının anlaşmalı bir şekilde paylaştırılamamasından ötürü sayın mahkemenizde Mal Rejiminin Tasfiyesi amacıyla iş bu karşı davanın açılması zarureti hasıl olmuştur. Tarafların edinmiş olduğu ve paylaştırılması gereken menkul ve gayrimenkul mal varlığı değerleri aşağıda detaylı bir biçimde izah edilmiştir. Şöyle ki;

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 Taraflar evlilik birliği devam ederken;                                                                                          

  1. A) X adresinde bulunan, 3077 Ada 938 Parsel nolu Bağımsız Bölüm (Daire) niteliğindeki taşınmazı 20.10.2014 tarihinde 83,700,00 TL bedel karşılığında satın almışlardır. Söz konusu taşınmaz tapuda davacı eş adına kayıtlı bulunmaktadır

 

  1. B) Davalı müvekkil, çalışmasının karşılığı elde ettiği gelir ile evin gereksinimlerini karşılarken davacı eş ise evlilik birliği içerisindeki kazancını banka hesabında biriktirmiştir. TMK madde 219’da nelerin EDİNİLMİŞ MAL olduğu sayılmıştır. Madde 219- “…Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır: 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler…” Dolayısıyla davacı eşin çalışmasının karşılığında evlilik birliği içerisinde olan edinimleri edinilmiş maldır ve söz konusu tasfiyeye dikkate alınması gerekmektedir. Davacı eşin özellikle YAPI KREDİ BANKASI mevduat hesabında yaklaşık 000.000 TL değerinde parası bulunmaktadır.. Her ne kadar en son müvekkil davalının banka hesaplarına ilişkin bu bilgilere haiz olsa da davalı eş müvekkilin katılma alacağını azaltmak maksadıyla banka hesaplarındaki mevcut birikimlerini devir etmiş olabileceğinden bu bedellerin de TMK madde 229/2 gereğince eklenecek değer olarak hesapta dikkate alınmasını talep etmekteyiz. TARAFIMIZCA BİLDİRİLEN BANKALARA VE MAHKEMENİZCE YAPILACAK ARAŞTIRMA NETİCESİNDE ORTAYA ÇIKACAK DAVALI ADINA KAYITLI BULUNAN BANKA HESAPLARINA MÜVEKKİLİMİN İLERİDE DAHA FAZLA MAĞDUR OLMAMASI İÇİN TEDBİR KONULMASINI TALEP ETME ZORUNLULUĞU HASIL OLMUŞTUR. SÖZ KONUSU PARALARIN TASFİYE HESABINDA DİKKATE ALINMASINI TALEP ETMEKTEYİZ. Tasfiye nedeni ile davanın ilerleyen aşamalarında davalı adına tespit edebileceğimiz banka kayıtları ve başka edinilmiş olması durumunda bu değerlerin de tasfiyede hesaplanmasını talep etmekteyiz.

 

 

HUKUKİ SEBEPLER         : 4721 Sayılı TMK md.202,214,225,227,235, 4722.S.K.m.1

 

 

HUKUKİ DELİLLER         :

 

1)        X adresinde bulunan, 3077 Ada 938 Parsel nolu Bağımsız Bölüm(Daire) niteliğindeki taşınmaza ait tapu kaydı

 

2)        Davalı eşe ait banka hesapları

 

3)        Keşif

 

4)        Bilirkişi

 

5)        Tanık

 

6)        Ve diğer sair tüm deliller

 

 

 

NETİCE-İ TALEP   : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve sayın mahkemenizce resen gözetilecek sebeplerden ötürü fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla;

 

 

1)        Arz ve izah edilen sebepler ve ibraz edilecek olan deliller vasıtasıyla kanıtlanacak haklı davamızın KABULÜNE

           

 

2)        Davalı eşin dilekçemizde belirttiğimiz ve Sayın mahkemenizce tepit ettirilecek olan banka hesapları, taşınır ve taşınmaz malları üzerine TMK.219/1 kapsamında TENSİBEN TEDBİR KONULMASINA

 

           

3)        Ekleme ve denkleştirmeden elde edilecek değerler de dahil edilmek suretiyle tarafların edinilmiş mal ve kazanımlarının toplam değerinin bulunmasıyla bunlara ilişkin borçların çıkarılması akabinde artık değerin eklenilmesi sonucu bulunacak değerlerin takası usulüyle davacı eşin yapılacak mali durum araştırması ile adına kayıtlı mallar ve banka hesaplarının üzerinden yapılacak araştırma neticesinde tespit edilecek adına kayıtlı mal ve edinilmiş değerlerinden müvekkil payına düşen KATKI, KATILMA, DEĞER ARTIŞ PAYI VE ARTIK DEĞER ALACAKLARININ, BİLİRKİŞİ MARİFETİYLE HESAPLANMASINA VE FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIMIZ SAKLI KALMAK KAYDIYLA ŞİMDİLİK 1.000 TL’NİN DAVALI MÜVEKKİLE ÖDENMESİNE KARAR VERİLMESİNİ

 

 

4)        X adresinde bulunan, 3077 Ada 938 nolu Bağımsız Bölüm(Daire) niteliğindeki taşınmaz, 20.10.2014 tarihinde 83,700,00 TL bedel karşılığında satın alınmıştır. Söz konusu taşınmaz tapuda davalı eş adına kayıtlı bulunmaktadır. Öncelikle taşınmaza ait detaylı tapu bilgilerinin öğrenilmesi için ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasını ve bahse konu taşınmazın elden çıkarılmasının önüne geçmek amacıyla SATIŞA ENGEL İHTİYATİ HACİZ ZIMNINDA İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINI 

 

 

5)        Tarafların evlilik birliği süresince birikim yaptığı Yapı Kredi Bankasında davalı adına kayıtlı mevduat hesabı bulunmaktadır. Söz konusu bankaya müzekkere yazılarak mevduat hesabında yer alan miktarın öğrenilmesini ve MAL VARLIĞINA TEDBİR KONULMASINI

 

 

6)        Davalı eş adına kayıtlı bütün mevduat hesaplarının öğrenilmesi amacıyla Türkiye Bankalar Birliğine müzekkere yazılarak mevduat hesaplarında yer alan miktarın öğrenilmesini ve MAL VARLIĞINA TEDBİR KONULMASINI

 

7)        Davalıya ait banka hesaplarının (Öncelikle Yapı Kredi Bankası ve müvekkilin bilgisi dışında olup mahkemeniz tarafından yapılacak araştırma sonucunda ortaya çıkacak bütün banka hesaplarının) tasfiyeye konu edilecek para miktarının tespiti maksadıyla evlilik tarihinden günümüze kadar ki hesap dökümlerinin SAYIN MAHKEMENİZE CELBİNİ

 

8)         Davalı adına kayıtlı banka bilgilerinin araştırılarak davalının hesabı bulunan banka hesaplarına TEDBİREN BLOKE KONULMASINI

 

9)          Tasfiye neticesinde müvekkilimizin tüm alacak miktarının güvence altına alınabilmesi için, öncelikle teminatsız olarak karar kesinleşinceye kadar müvekkilin bilgisi dışında olup mahkemeniz tarafından yapılacak araştırma sonucunda ortaya çıkacak menkul ve gayrimenkul mallara 3. şahıslara devrinin önlenmesi ve diğer tasarrufi işlemleri yapma yetkisinin kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini ve UYAP sistemi üzerinden SATIŞA ENGEL İHTİYATİ HACİZ ZIMNINDA İHTİYATİ TEDBİR ŞERHİ İŞLETİLMESİNİ         

 

 

10)      YARGILAMA GİDERLERİ ile 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 4667 Sayılı Kanunla değişik 164/son fıkrası uyarınca KARŞI TARAF VEKALET ÜCRETİNİN DAVALIDAN TAHSİLİNE KARAR VERİLMESİNİ saygılarımızla arz ve talep ederiz.

28.07.2023

 

 

 

                                                                                                            DAVACI VEKİLİ

                                                                                                           Av. Tolunay UĞUR

ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                         Av. TOLUNAY UĞUR

                                            Cep:05058205601

                              e-mail:[email protected]

            Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

—————————————————————————————————————–

—————————————————————————————————————-

 

 

 

                                                ANKARA …..AİLE MAHKEMESİ

                                                              HAKİMLİĞİNE

 

 

DOSYA NO              : 2023/6666 E.

 

                          

 

DAVACI                   : Lina TÜRKÖZÜ -TC KİMLİK NO

                                      ADRES

 

 

VEKİLİ                     : Av. Tolunay UĞUR

                                      Adres antettedir

 

 

DAVALI                    : Sefer TÜRKÖZÜ –TC KİMLİK NO

                                      ADRES

 

 

KONU                       :Davalı eşin kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat taleplerimizi içeren dava dilekçemizdir.

 

 

 

 

                                              

                                                                      

                                                            AÇIKLAMALAR  

 

1)        Müvekkil Lina TÜRKÖZÜ ve Davalı Sefer TÜRKÖZÜ, 8.11.2005 tarihinde evlenmiş olup bu evliliklerinden Miray ve Tuana isimli müşterek çocukları olmuştur. Davalı eş, evlendiği ilk günden beri kumar bağımlılığı yüzünden müvekkilime oldukça zor günler yaşatmış, kumardan kazanmış olduğu paralarla müvekkilime rahat ve huzurlu bir yaşam sunacağını belirterek  müvekkilimin iyi niyetini her seferinde suistimal etme yoluna gitmiştir.

 

2)        Davalı eş, salt bu kötü alışkanlığıyla yetinmeyip evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini göz ardı ederek gerek müvekkilin gerekse müşterek çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda kayıtsız kalarak bir nevi babalık rolünden tamamen uzaklaşmış, kendi kabuğuna çekilmeyi ve sorumluluklarından kaçmayı tercih etmiştir. Müvekkil yaşamış olduğu tüm bu olumsuzluklara rağmen eşinin tavır ve davranışlarının zamanla normale döneceği umuduyla evliliğini ayakta tutmak ve çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak amacıyla  elinden geldiği kadar eşine sabır göstermiş ve hayat mücadelesine kaldığı yerden devam etmiştir.

 

3)        Davanın açıldığı tarihten yaklaşık bir yıl kadar önce davalı eş, otokontrolünü tümüyle yitirerek müvekkili müşterek çocukların gözü önünde darp etmiştir.(EK-1) Müşterek çocukların babalarına karşı nefret duygusu beslemesinin altında yatan en önemli sebeplerden biri hiç kuşkusuz bahsetmiş olduğumuz bu durumdan kaynaklanmaktadır.

 

 

4)        Müvekkilime davalı eşi tarafından fiziksel şiddetin yanı sıra ekonomik şiddette de bulunulmuştur. Dilekçemizin ekinde de belirteceğimiz üzere, davalı eş tarafından söz konusu kumar ve bahis sitelerine farklı zamanlarda birden fazla kez para transferi yapılmış olup bunların geri ödemelerinde yaşanan gecikmeler doğrultusunda müvekkil yüklü miktarda borçla yüzleşmek zorunda kalmıştır.(EK-2) Hatta sırf bu yüzden taraflar birikmiş kumar borçlarından dolayı menkul (düğünde takılan ziynet eşyaları) ve gayrimenkul (aile konutu, tarla) varlıklarını satmak zorunda kalmışlardır.

 

5)        Davalı eş, çalıştığı işyerinden elde etmiş olduğu geliri ev ekonomisine katmayarak özellikle kendi kişisel ihtiyaçları doğrultusunda harcamıştır. Müvekkile yalnızca mecbur kaldığı zamanlarda çok nadiren para vermiş ve her verdiği paranın hesabını sorma yoluna giderek müvekkili çok yoğun bir psikolojik baskı altında bırakmıştır. Davalı eş bu şekilde müvekkilin kendisine sürekli muhtaç olduğunu düşünerek hareket etmiş ve müvekkili kendi egemenliği içinde kontrol altında tutmayı hedeflemiştir. Tüm bu yaşananların neticesinde ortak konut içerisinde sürekli  ve öngörülemez bir şiddetli geçimsizlik hali ortaya çıkmıştır. Hal böyle iken davalı eşin hiçbir çaba göstermeyerek müvekkilden evliliği sürdürmesini beklemesi hayatın olağan akışına aykırıdır.

 

6)        Müvekkilin kendisine ve aile üyelerine karşı davalı eş tarafından küçük düşürücü sözler sarf edilmiştir. Davalı eş, müvekkilin ailesiyle arasında kurmuş olduğu bağı engelleyecek tutum ve davranışlar içerisine girmiştir. Bunun bir sonucu olarak da müvekkilin  ailesiyle arasında bazı anlaşmazlıklar yaşamasına sebep olmuştur. Ailevi konular söz konusu olduğunda saygı sınırını aşacak bir şekilde olaylara müdahil olmak istemiştir. Her yaşanan tartışma sonrasında yapıcı bir dil kullanmak yerine salt müvekkili suçlayıcı ifadelerde  bulunmuş, öz eleştiri yapma yoluna hiç gitmemiştir.

 

7)          Evliliğin devamı süresince müvekkilin yaşamış olduğu ağır travmaların ve ruhsal çöküntülerin nedenlerinden biri de davalı eşin kendisini gereksiz yere kıskanmasından ve birtakım kısıtlamalara maruz bırakmasından kaynaklanmaktadır. Zira davalı eş, müvekkilin kendisine vakit ayırmasına ve sevdiği şeyleri yapmasına  engel olmak amacıyla bildiği tüm yolları denemiş, başarılı olamayacağını anlayınca da türlü bahaneler ileri sürerek  kendisini müvekkilden uzaklaştırmaya çalışmıştır.

 

8)        Davalı eş asosyal bir kişiliğe sahip olduğundan müvekkilin birlikte dışarı çıkma isteğine çoğunlukla karşı çıkmıştır. Bununla birlikte yeri geldiğinde müvekkili ortak konutu terk etmeye zorlamıştır. Müvekkil ortak konutu terk etmek istemediğinde ise müvekkile yönelik ağır ithamlarda bulunmuş, daha da ileri giderek çocukları yanından ayırabileceği hususunda uyarılarda bulunmuştur.

 

9)        Müvekkili boşanma aşamasına getiren en önemli sorunlardan biri de hiç şüphesiz davalı eşin çocuklarına karşı  aşırı ilgisizliğidir. Zira davalı eş, çocuklarının yanında olduğunu güçlü bir şekilde hissettirememiş, çocukların kendisinden soğumasına sebep olmuş, çocuklara maddi ve manevi  hiçbir destekte bulunmamış, çocukların bütün sorumluluğunu ve yükünü davacı müvekkilin üzerinde bırakmıştır. Ayrıca çocukların zihinsel ve bedensel gelişimlerine  yeterince katkıda bulunmamıştır. Davalı eşin bu tutumundan dolayı çocukların eğitiminde gözle görülür bir aksama yaşanmış, müvekkil çocukların eğitim ve bakım masraflarını neredeyse tek başına karşılayamayacak hale gelmiştir.

 

10)      Tüm bu anlatılanlardan görüldüğü üzere davalının kusurlu davranışları sebebiyle müvekkil hem maddi hem de manevi olarak yıpranmış ve kadınlık gururu defalarca incinmiştir. Evlilik birliği temelinden sarsılmış ve müvekkil açısından ortak hayat çekilmez bir hal almıştır. Artık müvekkilin evliliğini sağlıklı bir biçimde sürdürebilme ihtimali kalmamıştır. Zira davalı, yaklaşık altı aydır müvekkilin kaldığı eve bile uğramamaktadır.  İş bu sebepten ötürü davalı ile müvekkilin boşanmaları yönünde karar verilmesi sayın mahkemeniz nezdinde isabetli olacaktır.

 

 

HUKUKİ SEBEPLER         : TMK, HMK ve sair mevzuat

 

HUKUKİ DELİLLER         :

 

Nüfus Kayıt Örneği

 

Tanık Beyanları

 

Sosyal ve  Ekonomik Durum Araştırma Raporu

 

Genel Adli Muayene Raporu

 

Fakirlik Belgesi

 

SGK Kayıtları

 

Whatsapp Kayıtları

 

Araç ve Tapu Kaydı Sorgusu

 

NETİCE-İ TALEP   : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve sayın mahkemenizce res’en gözetilecek sebeplerden ötürü, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla;

 

 

1)        Haklı davamızın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve ortak hayatın çekilmez hale gelmesi sebebiyle TMK.166/1 md. uyarınca tarafların boşanmalarına

 

2)        Müşterek çocuklar üzerindeki velayet hakkının davacı müvekkile verilmesine

 

3)        Müvekkilin boşanma sonucunda yoksulluğa düşecek olması sebebiyle kendisi için aylık 750 TL, müşterek çocuklardan her biri için aylık 1000 TL yani toplamda 2000 TL olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesine, söz konusu nafakaların hükmün kesinleşmesinin ardından yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına

 

4)        Müvekkil lehine şimdilik 15.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline

 

5)        Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahmiline karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. 28.08.2023

 

 

EK-1: Genel Adli Muayene Raporu

 

EK-2: Whatsapp Görüntü Kayıtları

 

EK-3: Onanmış Vekaletname Örneği

 

 

 

 

                                                                                                               DAVACI VEKİLİ

                                                                                                              Av. Tolunay UĞUR

ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                               Av. TOLUNAY UĞUR

                                                   Cep:05058205601

                                         e-mail:[email protected]

                      Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

———————————————————————————————————————————————————————————————————————————

DOSYA NO                       : 2023/1111 E.

 

 

SANIK                               :Lerzan GÖKOVA –TC KİMLİK NO

                                            ADRES

 

MÜDAFİİ                          :Av. Tolunay UĞUR-32490

                                            Adres antettedir

 

 

SUÇ                                   :Tehdit, Hakaret

 

 

KONU                               :Esasa ilişkin savunmalarımızı içerir dilekçemizdir.

 

 

                                                           AÇIKLAMALAR

 

 

1)        Müvekkilim, iddianamede belirtildiği üzere somut olayın gerçekleştiği tarihte  sipariş ettiği sandalyelerin tesliminde yaşanan uzun süreli gecikmenin nedenini öğrenmek için eşiyle birlikte Q Döşeme Atölyesine gitmiştir. Müvekkilim ve eşi, imalatın yapılacağı atölyeye vardıklarında hiç ummadıkları bir manzarayla karşılaşmış, siparişe ilişkin bilgi almak istediklerinde işletme sahibi X’in sözlü şiddetine maruz kalmıştır. Zira söz konusu şahıs, müvekkilin eşine hitaben ”Size bir laf söylerim altından kalkamazsınız” diyerek hakarete varacak derecede bir dil kullanmayı tercih etmiştir. Bunun üzerine haksız tahrik etkisi altında kalan müvekkilin eşiyle işletme sahibi arasında kısa süreli bir arbede yaşanmıştır. Yaşanan arbede neticesinde, şikayetçi X tarafından müvekkilin eşi doğrudan hedef alınarak bir bardak fırlatılmış ve müvekkilin eşinin yüzünde derin kesikler oluşmuştur. Buna ilişkin darp raporunu sayın mahkemenize ekte sunuyoruz.

 

2)        Şikayetçilerin müvekkilimin kendilerine hakaret ettiği yönündeki iddiaları hukuki mesnetten yoksun, teyide muhtaç ve gerçeklerle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Zira tam aksine bir durum söz konusudur. İşletme sahibi taraflar arasındaki hukuki ilişkiden doğan sorumluluklarını  yerine getirmemekte ısrar etmiştir. Bunun bir sonucu olarak da tartışma ortamının oluşmasına bizatihi kendisi zemin hazırlamıştır. Öne sürülen iddiaların temelinde suçluluk duygusunu gizlemek yatmaktadır. Müvekkilim ve eşi, bir yılı aşkın süredir mağdur edilmektedir. Yaşanan bu mağduriyetin şikayetçiler tarafından bir an önce giderilmesi gerekirken müvekkilimin bir de bunun üzerine yargılama süreciyle karşı karşıya kalması kanaatimizce pek isabetli olmamıştır.

 

3)        İddianamede bahsi geçen dosyanın diğer  sanığı Z’ye isnad edilen Basit Yaralama yönünden suçun işlendiğine dair başsavcılık nezdinde yürütülen soruşturma neticesinde bir değerlendirme yapılmıştır. Ancak yapılan bu değerlendirmeye katılmak mümkün değildir. Zira müşteki şikayetçi X sanık tarafından yumruk atıldığı yönündeki iddia, X adına düzenlenen adli tıp raporunda herhangi bir darp veya cebir izine rastlanılmadığından çürütülmüştür.

 

4)        Müvekkilim tarafından müşteki şikayetçilere yönelik ”sizi buradan kaldıracağız, öldüreceğiz sizi, sizi yaşatmayacağım’‘ şeklinde tehdit içeren bir beyanda bulunulmamıştır. Ortaya atılan iddia tamamen hayal ürününden ibarettir. Müvekkilim gerek yakın çevresi gerekse komşuları tarafından saygınlığı ile bilinen, kendi halinde yaşamayı seven, dürüst, samimi ve sıradan bir insandır. Müvekkilimin daha önceden herhangi bir suçtan sabıkası bulunmamaktadır. Diğer taraftan Q Döşeme Atölyesi’ni işleten X ve kardeşi Y çevresi tarafından sorumsuzluklarıyla bilinen ve sürekli bir biçimde şikayete maruz kalan insanlardır. Hal böyleyken şikayetçilerin salt vermiş olduğu beyanlara itibar edilmemesi gerekmektedir. Yargılamanın seyri açısından devam eden süreçte dosyanın aydınlığa kavuşması amacıyla ilgili tanıkların dinlenmesinde fayda görülmesi halinde haklılığımız bir kez daha kesin olarak ortaya çıkacaktır.

 

           

HUKUKİ SEBEPLER         : TCK, CMK ve ilgili sair mevzuat

 

 

NETİCE-İ TALEP               : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve sayın mahkemenizce res’en gözetilecek nedenlerden ötürü müvekkil sanığın yapılan yargılama neticesinde isnad edilen suçlamalardan ötürü beraatine karar verilmesini saygılarımızla  arz ve talep ederiz.

 

                                              

 

 

                                                                                                                       SANIK MÜDAFİİ                                                                                                            Av. Tolunay UĞUR

                                                       

 

EK:

 

W Hastanesi’nin 07.09.2020 tarihli İstirahat Raporu

  ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                           Av. TOLUNAY UĞUR

                                              Cep:05058205601

                                         e-mail:[email protected]

                      Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

———————————————————————————————————————————————————————————————————————————

 

                                     İSTANBUL NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE

 

 

 

İDARİ PARA CEZASINA

İTİRAZ EDEN                     : Semih ŞENYURT-TC KİMLİK NO

                                                  ADRES

 

 

VEKİLİ                                 : Av. Tolunay UĞUR

                                                  Adres antettedir

 

 

CEZA UYGULAYAN KURUM: Emniyet Genel Müdürlüğü

 

 

 

KONUSU                  : 34 ABC 100 plakalı araç hakkında düzenlenen, e-devlet uygulaması üzerinden 16/08/2021 tarihinde bildirilen, MA-54845458 tutanak seri sıra no’lu trafik idari para cezasının iptali istemimizden ibaret dilekçemizdir.

 

 

                                                           AÇIKLAMALAR   

 

 

            Müvekkilime e-devlet uygulaması üzerinden bildirilen idari para cezası haksız olup iptal edilmesi gerekmektedir. Şöyle ki ;

 

            Müvekkilim söz konusu idari para cezasının uygulandığı saat ve tarihte İstanbul’da hiç bulunmamıştır. Zira müvekkilimin üç yıldan beri İstanbul’a herhangi bir seyahati olmamıştır. Bahsetmiş olduğumuz bu durum salt HGS kayıtlarına bakılarak bile rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Kaldı ki  Karayolları Trafik Kanunu’nun 60/1-a maddesi’nin müvekkilim tarafından ihlal edildiğine yönelik elimize ulaşmış herhangi bir belge veya görüntü kaydı bulunmamaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sehven yapıldığını düşündüğümüz bu hatadan bir an önce dönülmesini ve  uygulanan idari para cezası yaptırımının kaldırılmasını talep etme zaruretimiz hasıl olmuştur.

 

 

 

NETİCE-İ TALEP   :Yukarıda izah olunan nedenlerden ve hakimliğinizce yapılacak inceleme sonucunda göz önüne alınacak sebeplere dayanarak; itiraza konu trafik ceza tutanağının iptaline ve lehimize vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 28.08.2023

 

EK:

1-EGM Araç Plakasına Yazılan Ceza Sorgulama Ekran Görüntüsü

 

 

 

                                                                                                           İTİRAZ EDEN VEKİLİ

                                                                                                              Av. Tolunay UĞUR

 

ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                           Av. TOLUNAY UĞUR

                                              Cep:05058205601

                                         e-mail:[email protected]

                      Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

———————————————————————————————————————————————————————————————————————————

                                               ANKARA……AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

 

DOSYA NO              : 2019/1571 E.

 

 

SANIK                       : Salih AYDIN –TC KİMLİK NO

                                     ADRES

 

 

MÜDAFİİ                 : Av. Tolunay UĞUR             

                                    Adres antettedir

 

 

KONU                       :Müvekkil aleyhine hükmedilen YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞI TEDBİRİNİN KALDIRILMASINA yönelik talebimizden ibarettir.

 

 

ADLİ KONTROL BİLGİLERİ           :

 

ANKARA….AĞIR CEZA MAHKEMESİ

2019/1571 Esas sayılı kararı gereği TCK.314/2

uyarınca verilen Yurt Dışına Çıkamamak-CMK109/3-a

 

 

YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞININ

VERİLDİĞİ TARİH                             : 27.03.2018

 

 

                                                             AÇIKLAMALAR

 

1)        Müvekkil Salih AYDIN hakkında Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan Sayın Mahkemeniz nezdinde yargılaması yapılmış ve 30.06.2020 tarihinde söz konusu suça ilişkin olarak müvekkilin BERAATİ yönünde karar verilmiştir. Daha sonra ilgili karar , Savcılık makamı tarafından istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi X Ceza Dairesi de kendisine yapılan istinaf başvurusunu, devam eden yargılamaya, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, karar yerinde gösterilip incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli delillere, mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Üyesi olduğunu veya yardım ettiğini ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanuna Muhalefet ettiğini ortaya koyacak her türlü şüpheden uzak, kesin  inandırıcı delil ve emare elde edilemediğinden bahisle esastan reddetmiştir.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi X Ceza Dairesi’nin buna ilişkin kararını ekte sunuyoruz.(EK-1)

 

2)        Müvekkil hakkında verilen Yurt Dışına Çıkış Yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiri, ilgili kararın üzerinden DÖRT SENEDEN FAZLA BİR SÜRE geçmesine rağmen halen müvekkil nezdinde uygulanmakta olup iş bu tedbirin uygulanmasına devam edilmesinin, yargılamanın sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi ve devamının sağlanması açısından müvekkil bağlamında artık herhangi bir zorunluluğu kalmamıştır. Zira müvekkilim soruşturma ve kovuşturma evresinin her aşamasında kendisinden beklenen her türlü hassasiyeti göstererek yargılamayı sekteye uğratacak tutum ve davranışlardan kaçınmış, adalete olan inancını yitirmeden yargılama makamlarına yardımcı olabilmek amacıyla kendisi hakkında yürütülen işlemlerin hızlı bir biçimde sonuçlandırılmasına katkıda bulunmuştur. Hal böyle iken, yukarıda bahsetmiş olduğum Yurt Dışına Çıkış Yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin, kararın üzerinden DÖRT SENEYİ AŞACAK BİR ŞEKİLDE   müvekkil aleyhine uygulanmasına devam edilmesi, ölçülülük ilkesinin açık bir şekilde ihlali niteliğinde olduğundan, artık bu tedbirin müvekkili cezalandırma amacına dönüştüğü endişesini taşımaktayız. Ayrıca müvekkile uygulanan Yurt Dışına Çıkış Yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda sayın mahkemeniz tarafından EN GEÇ DÖRDER AYLIK ARALIKLARLA kararın yeniden gözden geçirilmesi gerekmekteyken bu durum maalesef göz ardı edilmiştir.

 

 3)       Sayın Mahkemenizin, dosyanın gelmiş olduğu aşama dikkate alındığında kısa bir süre içerisinde yargılamanın sonlandırılabileceği hususu da göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilin hak kaybına uğramaması adına 9-12 Mayıs 2023 tarihlerinde uluslararası bir platformda düzenlenecek ve kendisinin de davet edildiği ECCN 2023-18th European Congress Of Clinical Neurophysiology kongresine katılma imkanını kaçırmamak için YURT DIŞINA ÇIKAMAMAK şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını saygılarımızla talep etmekteyiz. PASAPORT VE VİZE İŞLEMLERİNİN EN AZ DÖRT AY SÜRDÜĞÜ SÜRDÜĞÜ GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA, SAYIN MAHKEMENİZDEN, BU AŞAMADA MÜVEKKİL HAKKINDA UYGULANAN YURT DIŞINA ÇIKAMAMAK ŞEKLİNDEKİ ADLİ KONTROL TEDBİRİNİN KALDIRILMASINI TALEP EDİYORUZ.

 

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenler ve mahkemenizce  res’en dikkate alınacak hususlar doğrultusunda müvekkil hakkında uygulanan YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞI TEDBİRİNİN KALDIRILMASINA karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 28.08.2023

                                                     

 

EK:  Ankara Bölge Adliye Mahkemesi X. Ceza Dairesinin 2022/1111 Esas, 2022/8888 Karar numaralı kararı

 

                                                                                                           SANIK MÜDAFİİ

                                                                                                        Av. Tolunay UĞUR

                    ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                        Av. TOLUNAY UĞUR

                                            Cep:05058205601

                              e-mail:[email protected]

          Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA     

———————————————————————————————————————————————————————————————————————————

                                      ANKARA….İCRA MÜDÜRLÜĞÜNE

 

 

DOSYA NO              : 2023/5555 E.

 

 

ALACAKLI              : Nuran KARABIYIK-TC KİMLİK NO

                                     ADRES

 

VEKİLİ                     : Av. Tolunay UĞUR

                                      Adres antettedir

 

 

BORÇLU                  : Mustafa VAHAPOĞLU- TC KİMLİK NO

                                     ADRES

 

 

VEKİLİ                     : Av.X

                                     ADRES

 

            Yukarıda esas numarası bildirilen dosyada borçlu hakkında maaş haciz müzekkeresi düzenlenmiş olup iş bu müzekkere borçlunun çalıştığı iş yerinin elektronik tebligat adresinde sıkıntı olduğu ve tebligatın bu sebeple gönderim aşamasında kaldığı gerekçe gösterilerek uzun bir süredir tebliğ edilememiştir. Başlatmış olduğumuz icra takibinin sürüncemede kalmaması ve alacaklı taraf olarak daha büyük mağduriyetler yaşamamak ve süre kaybına uğramamak adına maaş haciz müzekkeresinin  ilgili iş yerine FİZİKEN gönderilmesini, bunun mümkün olmaması halinde aşağıda belirteceğimiz adreslere  İVEDİLİKLE elektronik tebligat gönderilmesini  talep ederim. 28.08.2023

 

X MERKEZ: A Mah. 1000 Sk. No:37 Kahramankazan/Ankara

Y ŞUBE : T San. Sit. 1453 Sok. No:26 İvedik OSB/ANKARA

Z ŞUBE: R mah. Q Blv. No: 100, Mamak/Ankara

                                                                                                          ALACAKLI VEKİLİ

                                                                                                           Av. Tolunay UĞUR

     ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                            Av. TOLUNAY UĞUR

                                                Cep:05058205601

                                    e-mail:[email protected]

          Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA     

———————————————————————————————————————————————————————————————————————————

 

 

                       

                                           ANKARA….İCRA MÜDÜRLÜĞÜNE

 

 

DOSYA NO              : 2023/5555 E.

 

 

ALACAKLI              : Nuran KARABIYIK-TC KİMLİK NO

                                     ADRES

 

VEKİLİ                     : Av. Tolunay UĞUR

                                      Adres antettedir

 

 

BORÇLU                  : Mustafa VAHAPOĞLU- TC KİMLİK NO

                                     ADRES

 

 

VEKİLİ                     : Av.X

                                     ADRES

 

 

KONU                       : Kesinleştirme talebimizin sunulmasından ibarettir

 

 

 

 

 

 

 

            Yukarıda dosya esas numarası verilen icra takibi borçlu aleyhine kesinleşmiştir. Bu sebeple;

 

1)        Dosya borçlusunun sorgularının yapılabilmesi için UYAP sistemi üzerinden borçlu aleyhine yürütülen İCRA TAKİBİNİN KESİNLEŞTİRİLMESİNİ

 

2)        Borçlu adına kayıtlı POSTA ÇEKİ HESAPLARININ UYAP sistemi üzerinden sorgulanmasını ve mevcut olması halinde bu HESAPLARA HACİZ KONULMASINI,

 

3)        Borçlunun bir işyerinde ücretli olarak çalışıp çalışmadığının tespiti için UYAP üzerinden SGK sorgusunun yapılmasını ve bu durumun tespit edilmesi halinde ilgili iş yerine MAAŞ HACİZ MÜZEKKERESİ gönderilmesini,

 

4)        Borçlunun ÜÇÜNCÜ KİŞİLER NEZDİNDE HAK VE ALACAKLARININ olup olmadığının sorgulanmasını ve bu durumun tespit edilmesi halinde bu alacaklara da haciz konulmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz. 28.08.2023

 

 

 

 

                                                                                                           ALACAKLI VEKİLİ

                                                                                                           Av. Tolunay UĞUR

ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                               Av. TOLUNAY UĞUR

                                                   Cep:05058205601

                                         e-mail:[email protected]

                      Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

———————————————————————————————————————————————————————————————————————————

                                               ANKARA….. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

 

 

 

DOSYA NO              : 2023/1111 E.

 

 

SANIK                       : Erva URALOĞLU-TC KİMLİK NO

                                      ADRES

 

MÜDAFİİ                 : Av. Tolunay UĞUR

                                      Adres antettedir

 

 

MÜŞTEKİLER        :

 

1) Esra SOLMAZ –TC KİMLİK NO

ADRES

 

2) Orhan VAROL – TC KİMLİK NO

ADRES

 

SUÇ                            :Herkesin Girebileceği Bir Yerde Bırakılmakla Birlikte Kilitlenmek Suretiyle Hırsızlık

 

 

SUÇ TARİHİ                        : 11/06/2022

 

 

KONU                                   :Esasa ilişkin beyanlarımızın sunulmasından ibaret dilekçemizdir.

 

 

                                                                          

                                                                AÇIKLAMALAR

 

 

1)        Müvekkilim, üç çocuğu ve eşiyle birlikte, ülkemizin de içinde bulunduğu ağır ekonomik zorluklar içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışan, istatistiksel verilere göre ülkemizde sayıları giderek artış gösteren dar gelir grubu olarak tarif ettiğimiz vatandaşlarımızdan yalnızca birini temsil etmektedir. Bilinen bir gerçektir ki ağır ekonomik şartlar altında ezilen insanlar, toplum nazarında kendilerinin daha çok önemsendiğini görebilmek, diğer varlıklı insanlardan herhangi bir farklarının olmadığını anlatabilmek, çaresizlik hissinin vermiş olduğu derin acılardan kurtulabilmek adına içinde suç ögeleri barındıran türlü arayışlar içerisine girebilmektedir. Bu tür arayışların bir sonucu olarak da toplum nezdinde saygınlıklarını yitirebilmekte, telafisi mümkün olmayacak şekilde ciddi öz güven kayıpları yaşayabilmekte, daha da kötüsü hiç düşünmeden yaşamlarına son verebilmektedir. Durum böyle iken, yukarıda bahsetmiş olduğumuz bu insanların hayat mücadelesinde karşılaştıkları engelleri aşmasına yardımcı olabilecek çözüm önerileri getirmeden, yaşadıkları sorunların asıl kaynağına ve temeline inmeden salt cezalandırıcı bir yaklaşım sergilemek hiç kuşkusuz hukuk sistemimizin aksayan bir yönünü göstermektedir. Zira hukuk sistemimizde esas olan, suç işleyen failin, öncelikle işlemiş olduğu suçun mağdur veya toplum üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmasına yardımcı olmak, bunun gerçekleşmesi halinde faili topluma yeniden kazandırarak topluma faydalı birer birey haline getirebilmektir. Aksi takdirde, failin soğukkanlı davranışlar sergileyip hiçbir şekilde pişmanlık göstermemesi halinde yeniden suç işlemesinin önüne geçmek amacıyla faile caydırıcı nitelikte cezalar verilmesine yönelik herhangi bir çekincemiz bulunmamaktadır.

 

 

 

2)        Yukarıda bahsi geçen davaya konu somut olayı değerlendirdiğimizde, müvekkilim kendisine isnat edilen suçlamayı kabul etmekle birlikte yaşamış olduğu maddi zorlukları gerekçe göstererek söz konusu suçu işlemek zorunda kaldığını beyan etmiştir. Müvekkilin bu beyanına aynen iştirak ediyoruz. Zira müvekkilim gerek suçun işlendiği tarihten önce gerek sonrasında eşinin işsizlik durumunu da hesaba katarak, ev ekonomisine bir nebze de olsa katkı sunabilmek amacıyla birbirinden farklı iş kollarına yönelik sayısız iş başvurusunda bulunmuş ancak her seferinde olumsuz yanıt almıştır. Tüm bu olanlara rağmen umudunu yitirmemeye gayret göstermiş, kendi kişisel ihtiyaçlarını da bir kenara bırakıp gittikçe yükselen enflasyon karşısında çocuklarının beslenme ve bakım ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla eşiyle istişare ederek devletimizden sosyal yardım almaya karar vermiştir. Devam eden süreçte müvekkilim ve ailesine her ne kadar sosyal yardım sağlanmış olsa da günümüz koşullarında standart bir ailenin sosyal yardımlarla tek başına ayakta durabilmesi mümkün gözükmemektedir. Açıklamış olduğumuz tüm bu etkenler bir araya gelerek müvekkilimin suça sürüklenmesine sebep olmuştur.  Müvekkilimin yaşamış olduğu maddi sıkıntıları belgelendirmek amacıyla kendisi adına düzenlenen FAKİRLİK BELGESİ‘ni de ekte sunuyoruz. (EK-1)

 

 

 

 

 

 

                                                                             

 

3)        Müvekkilin işlediği iddia edilen suçun konusunu oluşturan ürünlere baktığımızda belirtilen ürünlerin tamamı aile bireylerinin bedenlerine uymaktadır. Aynı zamanda bu ürünler temel giyim ürünleri kapsamında yer almaktadır. Bu noktada anlıyoruz ki müvekkilim herhangi bir ticari kazanç amacı gütmemiş, ailesine karşı kendisini sorumlu ve mahcup hissetmiş, salt aile bireylerini düşünerek onların toplum içinde kendilerini dışlanmış hissetmemeleri için, ağır ve acil nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere belirtilen bu ürünleri almak zorunda kalmıştır. Görüldüğü üzere dava konusu olayda, müvekkilim yararına zorunluluk hali söz konusu olup ilgili kanun maddesi somut olaya uygulanabilir niteliktedir. Zorunluluk Hali, mevzuatımızda açıkça düzenlenmiş olup ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran özel bir durumdur. Nitekim Türk Ceza Kanununun ”Zorunluluk Hali” başlığı altında düzenlenen 147.maddesinde bu husus şu şekilde ifade edilmiştir: ”Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” Özetleyecek olursak yukarıda altını çizdiğimiz kanun maddesinin müvekkilim nezdinde uygulanmasında herhangi bir sakınca bulunmadığı kanaatindeyiz.

 

 

 

4)        Mağaza içerisinde gerçekleştirmiş olduğu hırsızlık suçundan dolayı müvekkilim derin bir pişmanlık duymaktadır. Şöyle ki, mağazaya girmeden önce müvekkilimin aklında hırsızlık yapma düşüncesi bulunmamaktaydı. Ancak mağazaya girdikten sonra müvekkilim mağaza içerisinde yer alan platformlarda sergilenen ürünlerin etiket fiyatlarının aşırı yüksekliği karşısında ne yapacağını bilememiş, yaşamış olduğu ekonomik hezeyanın hiçbir zaman son bulmayacağı endişesine kapılmış, kimsenin fark edemeyeceğini düşünerek bir anlık gafletle, nefsine de yenik düşerek kendisi ve aile üyeleri için elzem olan belli bazı temel giyim ürünlerini gizlice almaya karar vermiştir. Sonrasında ise kendi iç dünyasıyla hesaplaşma yoluna gitmiş, yaptığı davranışın doğru olmadığının bilincine varmış, bu durumun ileride kendisine ve aile üyelerine yönelik geri dönüşü olmayan birtakım zararlı sonuçlara yol açacağını öngörerek aldığı ürünleri mağazaya iade etme konusunda gerçek iradesini ortaya koymuştur. Fakat müvekkilim bu iradesini henüz gerçekleştirme şansı bulamadan görevliler tarafından mağazada alıkonulmuştur. Bunun üzerine elindeki poşette bulunan ürünleri hiçbir direnç göstermeden tamamen kendi rızasıyla görevlilere teslim etmiştir. Asla kaçmaya tevessül etmemiş, saklanmak için bir yer aramaya çalışmamıştır. Onarıcı adalet yaklaşımıyla başvurulan etkin pişmanlık kurumu, failin gösterdiği davranışın olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak için gerekeni yapmaya hazır olmasıdır. Somut olay bağlamında incelediğimizde de müvekkilim işlemiş olduğu suç nedeniyle kendisine yoğun bir öfke duymakta ve işlediği suçun sonuçlarını hafifletmeye çalışmaktadır. Netice itibariyle müvekkilin yukarıda bahsettiğimiz şekilde samimi olarak gösterdiği pişmanlıktan dolayı hakkında ETKİN PİŞMANLIK hükümlerinin uygulanması son derece isabetli olacaktır.

 

 

 

           

 

 

 

                                        3

                                                                           

5)        Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/666 Esas, 2015/91 Karar sayılı dosyaya ilişkin sunduğu içtihat metninde ”Sanığın kolluk görevlilerince takip edilip yakalanacağını anlaması üzerine suça konu cep telefonlarını gizlendiği merdivenlerin altına attığı, telefonların sanığın göstermesi neticesinde değil kolluk görevlilerince bulunduğu, üst aramasında mağdurlardan aldığı paranın ele geçirilmesinin ardından hırsızlık suçları işlediği evleri göstermesinin pişmanlığını ortaya koymayacağı, zira kolluk görevlilerince yapılacak basit bir araştırmayla girdikleri evlerin ve mağdurların tespit edilmesinin muhakkak olduğu, tüm aşamalarda müsnet suçlamaları kabul etmeyen sanığın pişmanlığını gösteren başka söz veya davranışının da dosyaya yansımadığı, bu durumda sanık hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına imkan bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.” şeklinde çoğunluk görüşü bulunmasına rağmen, çoğunluk görüşüne katılmayan DÖRT GENEL KURUL ÜYESİ ” Suça konu cep telefonları ve paraları aldığı evi göstererek mağdurlara iadesini sağlayan sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerini uygulamayan yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiği ” düşüncesiyle KARŞI OY kullanmıştır. Görüldüğü üzere örnek verdiğimiz bu dosyada etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir durum söz konusu olmamasına rağmen DÖRT GENEL KURUL ÜYESİ, KARŞI OY kullanarak etkin pişmanlığın somut olaya uygulanması gerektiğine karar vermiştir. Kaldı ki  bizim olayımızda müvekkilim almış olduğu ürünleri herhangi bir direnç göstermeden  kendi rızasıyla  mağaza görevlilerine teslim ettiğinden ETKİN PİŞMANLIK hükümlerinin EVLEVİYETLE uygulanması gerekmektedir. (EK-2)

 

SONUÇ VE İSTEM              : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve sayın mahkemenizce res’en gözetilecek nedenlerden ötürü müvekkilin BERAATİNE, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise LEHE OLAN HÜKÜMLERİN uygulanmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. 28.08.2023

 

 

 

EK-1: Fakirlik Belgesi

EK-2: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2013/666 Esas, 2015/91Karar Sayılı Dosyası

           

 

 

 

                                                                                                                      SANIK MÜDAFİİ

                                                                                                                    Av. Tolunay UĞUR

ALTAN&KÜÇÜK HUKUK BÜROSU

                                       Av. TOLUNAY UĞUR

                                          Cep:05058205601

                                e-mail:[email protected]

                 Balgat Mah. Ziyabey Cad. No:32/10 Çankaya/ANKARA           

———————————————————————————————————————————————————————————————————————————

                                               ANKARA…..ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

                                                               SAYIN HAKİMLİĞİNE

 

 

 

DOSYA NO              : 2021/5000 E.

 

 

MÜŞTEKİ                 : Dursun Fehmi AÇIKALIN-TC KİMLİK NO

                                      ADRES

 

VEKİLİ                     : Av. Tolunay UĞUR -32490

                                      Adres antettedir

 

 

SANIK                       : Birol KAYNAK- TC KİMLİK NO

                                      ADRES

 

 

MÜDAFİ                   : Av. P 

                                      ADRES

 

SUÇ                            : Taksirle Birden Fazla Kimsenin Yaralanmasına Neden Olma

 

 

KONU                       : Sanık müdafii savunmasına karşı beyanlarımızın ve cevaplarımızın sunulmasından ibaret dilekçemizdir.

 

 

 

 

 

 

                                                           AÇIKLAMALAR   

 

 

1)        Somut olayın yaşandığı tarihte, sanık, sevk ve idaresi altındaki aracıyla sol şeritte seyir halindeyken müvekkilin, aracıyla sağ şeride aniden geçerek aracını sanığın aracının önüne kırması suretiyle kazanın gerçekleştiği yönündeki ifadeye katılabilmemiz mümkün değildir. Zira kaza tespit tutanağı detaylı olarak incelendiğinde söz konusu kazanın nasıl meydana geldiği tartışmasız bir biçimde ortaya çıkacaktır. Şöyle ki;

 

2)        Kaza tam olarak, sanığın müvekkille aynı istikamette, yasal hız limitini(110 km/sa) aşacak bir düzeyde (sanık ifadesinde yaklaşık 120 km/sa hızla gittiğini belirttiği için bu hızın bahsedilenden daha da fazla olması mümkün gözükmektedir) aracıyla seyir halindeyken, müvekkilin aracıyla kendi aracı arasında yeterli ve güvenli bir takip mesafesi bırakmadan, trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokacak bir biçimde, kendisinden beklenen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucunda müvekkilin sevk ve idaresi altındaki araca arkadan vurması şekliyle cereyan etmiştir.

 

 

3)        Kazanın meydana gelmesinde müvekkile herhangi bir kusur atfedilemeyeceği, Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 21.03.2022 tarihli Kusur Raporu ile açıkça bir biçimde ortaya konulmuştur. Açıklanan raporda sadece sanık asli kusurlu bulunmuştur. Müvekkil ve kızının atfi kabul kusuru bulunmadığı belirtilmiştir.

 

 

4)        Olay mahallinde sanığa yapılan alkol testinde sanığın kanında toplamda 0,62 promil alkol olduğu tespit edilmiştir. Sanık müdafi, yapmış olduğu savunmasında, kazadan yaklaşık iki saat kadar sonra sanığın ilgili hastanede yapılan tetkikinde kanındaki alkol oranının yalnızca 0,34 promil çıktığını ve bu sebeple sanığın yasada öngörülen alkol sınırını aşmadığından bahisle kazanın alkol yüzünden meydana gelmediğini belirtmiştir. Ancak her ne kadar sanığın alkol oranı, ilgili hastane yetkililerince daha düşük saptanmış olsa da alkol oranının belirlenmesinde kaza anı öncelikli olarak dikkate alınacak ve hükme esas teşkil edecektir. Zira zamanın ilerleyen saatlerinde alkolün etkisinin azalacağı hayatın olağan akışına göre bilinen bir gerçektir. Ayrıca kazaya bizzat şahit olanlar tarafından sanığın kaza sonrasında alkolün etkisiyle yeterince dengesini koruyamadığı ve şoka uğramış bir hali olduğundan suçluluk duygusuyla hareket ettiği gözlemlenmiştir.

 

 

5)        Olayın sıcaklığında, sanık tarafından müştekilerin yanına gidildiği ve sağlık durumlarının kontrol edildiği yönündeki iddia gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Kazanın gerçekleşmesinden hemen sonra sanık ve babası tarafından müvekkilim aranmamış olup yalnızca 9 Şubat 2022 tarihinde sanığın babası tarafından müvekkilime yönelik bir arama gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen bu arama, müvekkilin uğramış olduğu maddi (kaza sebebiyle araçta meydana gelen hasarlar), bedensel (tedavi masrafları) ve iş gücü kaybından doğan  zararların (müvekkilin belinde oluşan yırtık sebebiyle iki ay boyunca işe gidememesi ve bunun neticesinde iş akdinin feshedilmesi) karşılanmasına yönelik olmayıp samimiyetten uzak bir şekilde salt yaşanan olayların üzerini kapatmak maksadıyla yapılmıştır.

 

 

 

6)        Taraflar arasında geçerli bir uzlaşmadan bahsedebilmemiz için müvekkilin yaşamış olduğu mağduriyetlerin giderilmesi ve uğradığı hak kayıplarının önüne geçilmesi hususunda sanık tarafından sağlam bir irade ortaya konulmuş olması gerekirdi. Hal böyle iken sanık tarafından zararın giderilmesine ilişkin herhangi bir çaba gösterilmediği gibi müvekkilim haksız kazanç sağlamakla ve tehditvari sözler sarf etmekle itham edilmiş, mağdur konumundayken suçlu konumuna düşürülmeye çalışılmıştır.

 

 

HUKUKİ SEBEPLER         : TCK, CMK ve sair mevzuat

 

 

HUKUKİ DELİLLER         :

 

Tanık

 

Bilirkişi

 

Genel Adli Muayene Raporu

 

Trafik Kazası Tespit Tutanağı

 

Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 21.03.2022 tarihli Kusur Raporu

 

Kara yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi

 

 

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve sayın mahkemenizce res’en gözetilecek sebeplerden ötürü, TCK’nin 89/4, 22/4 ve 53/6 sevk maddeleri gözetilecek şekilde sanığın isnat edilen suçlamalar neticesinde CEZALANDIRILMASINA ve kanunda belirtilen BELİRLİ HAKLARINDAN YOKSUN BIRAKILMASINA karar verilmesini saygılarımızla bilmukavele arz ve talep ederiz. 28.08.2023

 

 

 

                                                                                                          Av. Tolunay UĞUR

                                                                                                          MÜŞTEKİ VEKİLİ

WhatsApp iletişim
Scan the code